Bebek Beslenmesinde Doğru Bilinen Yanlışlar

Doktor, bebeğin beslenme saatlerini, boyuna, kilosuna, iştahına, enerjisine ve anneyle bebeğe en uygun gelen zamanlara göre tespit eder. Şimdi bu beslenme saatlerini ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
Düzenli rejimle serbest rejim arasındaki fark: Son 50 yılda bebeklerin belirli saatlerde beslenmesine büyük önem verildi. 3,5 kiloluk bir bebek, karnı acıksın acıkmasın, saat 6’da -14’de – 18’de – 22’de ve 2’de beslenmek zorundaydı. Doktorlar her yıl binlerce bebeğin ölümüne sebep olan bağırsak hastalıklarının sebeplerini tam olarak bilmiyorlar ve bu hastalıklara dikkatsizlik yüzünden mikroplanan sütlerle mamaların ve beslenme saatlerlndekl düzensizliklerin sebep olduğunu sanıyorlardı.
Çiftliklerden, süthanelere ve evlere kadar her yerde mikroplanmaya karşı sıkı tedbirler alınması tavsiye ediliyor ve bu tedbirler uygulanıyordu. Doktorlar ve hemşireler düzensiz beslenme saatlerinden öyle korkuyorlardı ki, düzensiz beslenmenin çocukların ruhen bozulmalarına yol açtığına anneleri inandıracak psikolojik sebepler bile buluyorlardı. Hatta annelere, çocuklarını emzirme saatleri dışında unutmalarını tavsiye edecek kadar İleri gittiler.
Bebeklerin çoğu, belli saatlerde beslenmeye kolaylıkla alışırlar. Karınlarını meme ya da biberonla iyice doyurduktan sonra genellikle dört saat kadar uyurlar. Çünkü sindirim sistemleri bu şekilde çalışmaktadır. Bütün İnsanlar gibi alışkanlıkların tutsağı olan bebekler, belirli yemek saatlerinde acıkırlar.
Fakat, ilk aylarda bu düzene karşı koyan isyancı bebeklere daima rastlanır. Bunlar, mideleri dört saat yetecek kadar besin almayanlar, meme emerken uyuyakalanlar, sinirli ya da karın ağrısı çeken bebeklerdir. Serbest rejimin kabulüne kadar, bebeklerin feryatlarına rağmen, ne doktorlar, ne anneler, onlara içecek bir şey vermeye ve emzirme saatleri dışında kucaklarına aHp sallamaya cesaret edemediler. Anne için de, bebek İçin de, ne güç bir durum! Zira anne, çocuğunu avutma ihtiyacını ancak tırnaklarını kemirerek yenebiliyordu. Analık güdüsüne uyarak istediğinizi yapma özgürlüğüne sahip olan sizler, ne kadar talihli olduğunuzu tahmin edemezsiniz. Zamanla o kadar korkulan ishaller hemen tamamen ortadan kayboldu. Gerçi sütlerin, pastörize edilmesi bunda önemli bir rol oynuyordu ama, mamanın hazırlanması ve muhafazası yöntemlerindeki gelişme de aynı derecede önemliydi. Ancak yıllar sonra, doktorlar daha serbest beslenme saatleri uygulama cesaretini buldular. Sonunda endişeleri nin yersiz olduğunu, serbest rejimin ne ishale, ne sindirim bozukluğuna ve ne de çocuğun karakteri üzerinde kötü herhangi bir etkiye yol açmadığını kabul ettiler.
Bu konudaki ilk denemelere Dr. Preston McLendon ile yeni anne olan psikoloji doktoru Bayan Frances P. Simsarian giriştiler. Sfmsarian’ın bebeğinin, her acıktığı zaman meme emdiği takdirde beslenme saatleri olarak hangi saatleri seçeceğini görmek İstiyorlardı. İlk günlerde bebek, oldukça düzensiz şekilde uyanıp meme istedi. Sonra, sütün bol miktarda gelmeye başla dığı birinci haftanın ikinci yarısında, daha sık —hemen hemen günde 10 kez— uyanmaya başladı. İki hafta geçince meme emme isteği 6 – 7’ye indi ve 10’uncu haftaya doğru, kendiliğinden, 4 saatte bir beslenme alışkanlığı edindi. «Serbest rejim» adı verilen bu usul, 1942’den beri her geçen gün biraz daha geniş bir alanda uygulanmaktadır. Tabiî bundan en çok yararlananlar da annelerle çocuklardır.
Yapılmaması gereken bazı hatalar. «Serbest rejim» deyiminin her zaman iyi anlaşılmadığı kanısındayım. İlerici fikirli genç anne-babalar, geçmişin katı kurallarına karşı çıkmak için en iyi çarenin, öteki kutbu benimsemek olduğunu sanırlar. Yani bebeği her uyandığında emzirmek, fakat emzirmek için hiç uyandırmamak. Yapılmış birtakım tecrübeleri yeniden yapmak, kısaca, düzensizliği bir çeşit baş tacı etmek. Bebeğin midesi sağlamsa, yaradılışı da sakinse, öte yandan anne ev işleriyle fazla meşgul değilse ve gecenin herhangi bir saatinde uyanmaya aldırmıyorsa bu usul iyi yürür. Fakat enerji ve hayatiyet dolu bebek birkaç ay süreyle çok fazla sayıda meme isteyerek annesini mutlaka canından bezdirir. Hatta, bazı hallerde bebek bir yaşından sonra bile her gece bir iki kere uyanmaya devam eder.
Kimi anneler «serbest rejim»i aşırı bir tutumla uygularken kimileri de bundan vebadan kaçar gibi kaçarlar. Aralarında konuşan iki anneden birinin yukarıdan bir eda ile, «Benîm bebeğim İstediği zaman meme emer!» derken, ötekinin aynı küçümseyişle, «Benimki öyle değil!» cevabını verdiğini duyarsanız şaşmayın. Bence, beslenme saatleri meselesi dînî ya da siyasî bir İnanç haline getirilirse amaçtan uzaklaşılmiş demektir.
Hangi rejim olursa olsun tek amaç, bebek ve anne için en «yi yolun bulunmasıdır. Yani anne-babalar da bebekle meşgul olurken kendi beden ve rulh sağlıklarını korumak zorundadırlar. Emzirme sayısının az çok düzenlr ve makul bir rakama indirilmesi ve bebek içirt mümkün olur olmaz gece beslenmelerinin kaldırılması şarttır. Aksi takdirdi anne-babalar, bebekle ilgili öteki konularda yeteri kadar başarılı olamazlar. Anne-baba için yararlı olan şeyin bebek için de yararlı olduğunu unutmayın. Eski katı kurallar bir yana bırakıldığına göre, başlangıçta bebeğin bütün isteklerine cevap vererek, sonunda gerek bebeğin gerek sizin işinize gelen sistemi yavaş yavaş tespit edebilirsiniz.
Anne, bebeğini, birkaç ay süreyle düzenli bir şekilde emzirmek istemiyorsa onu bundan alıkoymağa sebep yoktur. Bunun ne bebeğe ne de —hele dakik hareket etmekten nefret eden bir kimseyse— anneye herhangi bir zararı olamaz. Bana sorarsanız, düzene pek düşkün ve pek meşgul bir annenin, kendi rahatını hiçe sayarak bebeği mutlu kılmak istemesi büyük bir hatadır. Bu çeşit aşın tutumlar bir yerde mutlaka güçlükler doğurur